İSKİLİP SÖZLÜĞÜ
İskilip gibi bir yerleşim yerinin ana yol güzergâhı üzerinde olmaması gelişimi yönünden talihsizlik olsa da, aynı özellik kültürel değerlerinin kaybolmaması ve korunması yönünden avantaj sağlar. Bu nedenle diğer yerlerde artık kaybolan çoğu değerler ilçemizde halen varlığını korumaya devam eder. Bunların başında da İskilipimize özgü dil özelliklerimiz gelir.
İskilip’te konuşulan Türkçenin ağız ve şive özelliklerini yansıtan bir sözlüğün olmasının gerekli hatta zorunlu olduğunu hep düşünüp durmuşumdur. Hiçbir yerinkine benzemeyen o kendimize has sözcüklerin zaman değirmeninde öğütülüp unutulmadan önce kayıt altına alınması düşüncesi sürekli kafamı kurcalamış, hatta eli kalem tutan birkaç arkadaşa da yazması için ısrar etmişimdir ama bugüne dek böyle bir çalışmaya atılan olmadı.
Şimdi ise böyle bir sözlüğün hazırlanmasının tamamlandığını müjdeyle söyleyebilirim. Kim bu işin altına elini soktu diye merak ederseniz, övünmek gibi olmasın ama “ben” diyeceğim. Evet, son on yıldır iyice kafayı taktığım bu işe beş yıl önce “Ya Bismillâh” deyip başladım. Çünkü bizim nesil de göçüp gittiğinde bu işi yapabilecek kimse kalmayacaktı. Gençler bu sözümden alınmasın; bunu onları küçümsediğimden değil, “o dilin sözcüklerini ve doğru kullanımını bilen kalmayacaktı” anlamında söyledim.
Ama bu çalışma öyle geniş boyuttaydı ki, tek başına başarılı olmam mümkün değildi. Bu nedenle de yararlı olabileceğini düşündüğüm tanıdık tanımadık, aynı ya da karşıt düşüncede olduğum kim bana yardım edebilecekse hepsinden de yardım istedim. Sağ olsunlar hepsi de büyük bir sevinç ve iştahla yardıma koştular. Bu konuda otorite olarak kabul ettiğim değerli dostlarım Sayın Ahmet KÜYÜK, İsmet USLU ve Hüseyin KUŞÇU o güne kadar kayıt altına alıp sakladıkları sözcükleri elime tutuşturdular. Hatta 1970’li yılların İskilip Lisesi Edebiyat öğretmeni rahmetli Mustafa TATLI’nın notlarını aldığı defter de eşi Nurten Hanım tarafından bana ulaştırıldı. Sayın Ayşe ABAZ ve Ali ŞİMŞEK öğretmenlerin yüksek lisans tezlerinden yararlandım. Yazdıklarımı, İskilip’in yetiştirdiği değerlerimizden Sayın Sabri ÇİÇEKCİ, Ahmet KÜYÜK ve Mustafa YOLCU arkadaşlarım günlerce uğraşıp kontrol ederek hatalarımı düzelttiler. Sayın Mürsel SÜMER abimiz de danışmanlık görevini başarıyla gerçekleştirdi.
Ancak burada hakkını vermem gereken ve bu esere en büyük katkıyı sağlayan eşim Leyla KALAYOĞLU’na da teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Gerçekten en önemli danışmanım oldu ve bu konuda benden çok daha iyi olduğunu gösterdi. Toplam sayfa sayısının bini aşması nedeniyle, sözlük İSKİLİP AĞZI ve ŞİVESİ ile İSKİLİP SÖZLÜ KÜLTÜRÜ adlarıyla iki cilt olarak hazırlandı.
Yaklaşık 4 yıl önce İskilip Belediyesi tarafından üç adet ön baskısı yaptırılan sözlüklerin, bugünlere dek genel basımının yapılamamasının tek nedeni var, o da parasal sorunlar. Ben, baskı işinin doğal olarak İskilip Belediyesi’nin üstlenip dağıtımını da yapmasını arzu ettim ama ne yazık ki yetkililerden gereken desteği bulamadım. Ne diyelim, nasip değilmiş. Çorum Belediyesi ise kurallarının dışına çıkarak ilk kez bir ilçe ile ilgili böyle bir kitabı yayınlamayı kabul etti ama bu da benim içime sinmedi. Çünkü bir İskiliplinin bu kitabı gidip de Çorum Belediyesi’nden alması doğrusu bana yanlış gibi geldi. Ankara İskilipliler Derneği Başkanı Sayın Salih ŞERBETÇİ’ye de bu konudaki yaklaşımları için çok teşekkür ederim. O da hiç düşünmeden gerekli desteği vermeye hazır olduğunu belirtti.
Sonuçta; hayatım boyunca gerçekleştirmeyi hayal ettiğim, doğup büyüdüğüm topraklar için atabileceğim en önemli adım ve bırakabileceğim miras olarak gördüğüm bu kitap nihayet basılarak sizlerin beğenisine sunuldu. Basım işini üstlenen ise yukarıdaki kişi ya da kurumlardan hiç biri değil, "İSDAK" yani “İSKİLİP KÜLTÜR, TURİZM, DOĞA SPORLARI ARAMA VE KURTARMA DERNEĞİ” ve "İSYEG" Yani İSKİLİP YEREL EYLEM GRUBU DERNEĞİ”nin değerli yöneticileri Hasan GÜÇLÜ ile Mustafa Serdar ÇORUMLU ve yine başta Sayın Murat KÖSE olmak üzere değerli ekip elemanları. Ve çok iyi biliyorum ki, büyük özveri ve kararlılıkla bu kitabın İSDAK ve "İSYEG" tarafından basılıp dağıtılması için uğraşıp, didinip onay aldılar ve bir rüya böylece gerçekleşmiş oldu.
Maliyet yüzünden baskı sayısının sınırlı olması nedeniyle istenilen taleplerin hepsinin karşılanamayacağını ve kısa zamanda tükeneceğini çok iyi biliyorum. Ama önemli değil; çünkü artık ilk adım atılmış oldu, gerisi daha kolay gelir. İlerde, -hem de bana ulaştıracağınız yeni sözcüklerle- yeni baskılar yapılır ve sizlerin beğenisine sunulur.
71 yaşında biri olarak İskilip kültürüne bu eserde katkı sağladığım için mutluyum dostlar. Emeği geçen herkese buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Ayrıca da, bana verilen destek sürdüğü sürece, yine kültürel değerlerimizi konu alan yeni kitapların sırada olduğunu şimdiden müjdeliyorum.
Yeni sürprizlere hazır olun ve sağlıcakla kalın.
DÜŞÜNEN SÖZ:
· Konfüçyüse, “Bir ülkeyi yönetmeye çağırılsanız ilk iş ne olurdu?” diye sorduklarında şu cevabı verir: -“Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle başlardım. Dil kusurlu olursa sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünceyi iyi anlatamazsa, yapılması gerekenler doğru yapılamaz. O zaman da töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkınlığa düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki hiç bir şey dil kadar önemli değildir.”